anlık yazılar

Perşembe

Cenetteki ilk arsam.



Bugün bizim tanıştığımız günün sene-i devriyesi... Seni de çok anıyoruz…”
Telefonuma dün bırakılmış sesli mesajın ana hatları idi bu iki cümle . Mesaj sahipleri, Zürih yöresi ahalisinden , çiçeği burnunda bir çift. İkinci baharlarını yaşamakla meşguller , üstelik her dem gözgöze dizdize .

Damat ile ilk tanıştığımda “tam Hande’ye göre” diye etiketlemiştim , ilk görüşte etiketlemenin ne kadar ayıp ve ne kadar önyargılı bir tutum olduğunu bile bile .

Geçen sene bu vakit , “tam Hande’ye göre” olduğuna bu kez Hande’yi ikna etmek için biraz dil dökmüştüm çok erken bir Pazar sabahı. Yalanım varsa , Bebek Kahve müdavimi kedilere ya da suç ortağım Güliz’e varın, sorun .

Ve buluştular , bir kahveye . “Tam Hande’ye göre” olduğunu ilk görüşte onlar da anladılar . Ellerini de pek çabuk tuttular . Altıncı ay bitmeden nikah memuruna , benim de “evet”lediğim birer “evet” dediler .

Ömrün ilk baharında oluşur kişilik, yanında korkular , alışkanlıklar, beğeniler , vazgeçişler ve daha niceleri . Hiçbiri değişmez , hatta bükmek, eğmek bile çokca zordur sonraki baharlarda . O yüzden sanırım ilk bakışta “ruhun diğer yarısını bulduğunu” anlamak çok önemli, aramızdaki esprisi ile “tencere kapak misali”...
Teşekkürler bana , şikayetler kadere (ya da damadın ısrarlı deyimi ile 'tesadüflere') ...
Anlayacağınız , eğlencesi ve keyifi bol bir iş çöpçatanlık , tavsiye ederim .
yazanNino at 2.11.06 0 yorumlar

Çiçekler kime ?


Ayşe'ye ... ameliyat sonrası (başına iş açan organı ile hafif kavgalı) - evde dinlenmekte.
Çiğdem’e … doktor, “doğuma kadar istirahat “ demiş . (Doğacak kızımız Akrep ; o yüzden şimdiden naz ve niyaz eylemekte .)

Fatoş’a … çok severdi bunları .

Filiz’e… doğumgünü bu Pazar .
Merve’ye … onun ki de öyle.

Teyzem’e … Adapazarı’nda yoğun bakımda haftalardır – dün ilk kez konuşmuş.

Zu’ya … CV’sine gastrit’i de eklemiş .

yazanNino at 2.11.06 0 yorumlar

Basıldık...



Şeker Bayramı'nın eli kulağında, ha geldi ha gelecek .
Bütün bayram anneannenin dizinin dibinde mi geçer, yoksa ucuna bir kısa tatil ilişir mi ; henüz belli değil . Malum, fikri sorulacak bir de Fıtık Efendi var hayatımda.

Ola ki sizin yolunuz Lizbon'a düşerse bu bayram , Pasteis de Belem'den yolluk çörek alan tek Türk siz olmayabilirsiniz çünkü aynı tavsiye Voyager 'ın Ekim sayısında (sayfa 46-48) tüm memleketim ahalisine duyuruldu , bilesiniz.
Derginin komşu sayfalarında , hayallerimin süsü Machu Picchu arz'ı endam eylemekte . "It's a sign" diyelim. Bir sonraki çörekçi ihbarını inşallah Cuzco'dan verelim ...
yazanNino at 2.11.06 0 yorumlar

Yüksek topuklara veda ...



Hayatımın yaşanmış bölümü X ise .

ilk X/20'de , hiç söz hakkım olmadı ;
sonraki X/10'da , paytak yürüyüşüme kurban gittim ;
devamındaki X/5'de , zaten modanın en pespaye yılları idi .
Derken bir X/5 daha geçti su gibi; Stan Smith'lerin , Timberland ve Lumberjack'lerin gölgesinde.
Son 9X/20 'de ise anladım ki , ben ve yumurta topuk , bir arada olamayız.
Yumurta topuk da kabullenmişti bunu , güzel güzel geçinip gidiyorduk birbirimizden ırak.


Ama gelin bunu Ayla'ya anlatın ...

Literatürde yeri olmayan şekilsiz şekillerde oturup yürümeye başlayınca , "alo Ayla!" dedim.
"Gel !" dedi; gittim kuzu kuzu.
Gık'ım çıkamadı , girdim yarı açık MR'a .
Bel'im fıtıklanmış biraz, üstünüze afiyet .
İlaç yüklemesi, ev için egzersiz (selülit tedavisinde faydalı olanı da ek olarak ben istedim) - hepsine boyun eğdim. Günlerce evde pinti pinti bile gerindim.
Mükafatı da hak ettim , değil mi ?

Oturduğunuz yerden "he" demek yetmiyor, "gelin bunu Ayla'ya anlatın" diyorum size ...
Ben anlatmaya çalıştım ; hatta "topuklu ayakkabılarımı özledim" diye sms bile çektim .
Sesinin tonu bile değişmedi , "2-3 santimlik dolgu topuk olabilir!" dedi sadece.
Yani, yumurta topuğun ta kendisi ...

Bu sabah , stilettolarımın tozunu aldım , güzelce mumyaladım , perde dolabımın müze rafına kaldırdım ...

Elbet bir gün Ayla insafa gelecek...
yazanNino at 2.11.06 0 yorumlar

"Kader Pavyon'da Kaderden Bir Gece"nin tarifi



MALZEME :
  • 1 mekan - mesela Etiler'deki Lounge & Kitchen
  • 1 kameraman - hafif profesyonelinden olsun
  • 1 deli - filmin kurgusunu ve karakterlerin temelini yazacak
  • 1 başka deli - diğer 1 deliye gece gündüz yardım edecek
  • 40 küsür çatlak - giyinecek kuşanacak ve filmde rol alacak
  • müzik - Belkıs Özener'in Sahibinin Sesinden cd'si
  • dekorasyon - (bordo parça halıfleks , 8 adet renkli ampul , 2 adet ışık seli, 1 adet spot ışık, eski Türk Filmi afişlerinden fotokopi, çiçekçide hazırlatılmış afiş)
  • 1 fotoğrafçı - aynı zamanda filmde rolü olacak ama kadrajlardan uçanı da kaçanı da yakalayacak
  • 1 rejisör - film içinde film çekecek


HAZIRLANIŞI :
  • Önce kurgu hazırlanır :
Kader Pavyon, bu akşam sezona perdelerini açmaktadır . Son birkaç sene öncesine kadar , Istanbul eğlence hayatının güzide mekanlarından olan bu pavyonda işler ne yazık ki artık eskisi gibi değildir. Solist kadrosunun çoğunu ve en sadık müşterilerini bile , 2 sene önce sokağın karşı köşesine açılan Pırlanta Gazinosu’na kaptıran Kader Pavyon’un sahibi Bahtiyar Şen artık borç batağına düşmüştür . Tek çaresi bankadan yüklü bir kredi alabilmek; eski solist kadrosuna yevmiye sağlayabilmek ve müşterilerini tekrar geri kazanmaktır.
O nedenle bu akşamki açılış çok önemlidir. Kredi talebinde bulunduğu Âlman bankanın müdürü de bu gece açılışa gelecektir ve Bahtiyar’ın ne yapıp edip müdürün gözünü boyaması gerekmektedir. Ama nasıl ? Rica minnet eski solistlerini bir kac geceliğine sahne almaya ikna etmiştir ama ya müşteri? Burada da imdadına ailesi yetişir . Bakalım Bahtiyar Şen, Pavyonu için gereken krediyi almayı başarabilecek midir ?


  • Kurgu içinde yer alan karakterlerin betimlemesi yapılır :

Alev aslında Ediz'in kızkardeşidir. Konsevatuar mezunu başarılı bir musiki hocasıdır. Ediz'in yeni karısı Lale ile hiç anlaşamadığı icin abisi Ediz'le arası açılmıştır. Abisine inat, gündüzleri konservatuarda hocalık yapıp, geceleri Kader Pavyon’da çalışmaktadır . Jilet Necmi’nin ona olan ilgisini Pavyon’da bilmeyen yoktur ancak abisinin Necmi’ye zarar vermesinden korkan Alev, onunla yakınlaşmaktan çekinir. Hem üstelik Pınar’ı nasıl anlatacaktır Necmi’ye ?

Ayşecik’in dadısı Arapkalfa’nın Halep’li çok zengin bir ailenin kızı iken , sırf macera olsun diye evden kaçtığı ve Istanbul’a geldiği söylenir. Üsküdar’da başıboş gezinirken Ayşecik’in
anneannesi tarafından eve alınmış, o zamandan beri de aile yadigarı dadıları olmuştur .

Ediz’in ilk eşi Nazan’dan olan kızı Ayşecik , babası ve babasının ikinci eşi Lale ile yaşamaktadır . Bir de tabii Ayşecik’in dadısı , aile yadigarı Arap Kalfa vardır . Annesinin , bir futbol takımını kendisine tercih etmesine içten içe içerleyen Ayşecik zamanında verem illetine yakalanmış, Arap Kalfa’nın olağanüstü çabaları ile hayata tekrar tutunmuştur. Ancak dertleri bitmemiştir. Üvey annesi Lale, her fırsatta kendisini Ediz’e karşı kötülemekte ve açıkcası onun evden gitmesini istemektedir.

Ekrem Hoşgönül mühendis çıkabilmek için fakülteye devam ederken , bir gün fakültenin laboratuarında yanlışlıkla içtiği bir kimyevi madde yüzünden
kör olmuş ; sonrasında kaderine küsmüş ve artık her gece pavyon pavyon dolaşmaktadır. Avrupa’da en ünlü hekimler tarafından defalarca ameliyat edilmiş, bir mucize ile aslında gözlerinin tekrar görebileceği söylenmiştir . Onun mucizesi acaba Esengül’ün sesi midir?

Esengül Kader Pavyon’un eski solisti . Gönlü Kader Pavyon’da ancak Ediz’in teklifi üzerine Pırlanta Gazinosu’nda söylüyor artık . Vefa borcunu ödemek ve Kader Pavyon’da herşey yolunda gider ise tekrar orada çalışabilmek için müşteri olarak gelmiş bu gece Kader Pavyon’a . Acaba Bahtiyar onu sahneye çağıracak mı ?

Bahtiyar Şen , Kader Pavyon’un sahibidir . Aslında zengin ve köklü bir ailenin tek çocuğu olan Bahtiyar Şen , fabrikatör babasının izinden gitmeyip hayallerinin peşine takılınca , ailesi tarafından red edilmiş , mirastan da men edilmiştir. Gençliğinde şileplerde miço olarak çalışan Bahtiyar Bey’in, her limanda bir
sevgilisi olmuş; gel zaman git zaman, her sevgiliden bir de çoçuğu olmuş haliyle . Hayatının olgun demlerine eriştiğinde tam tamına 4 kızı ve de 4 oğlu olduğunu fark eden Bahtiyar Şen , liman liman gezmeyi işte o zaman bırakmış. Yıllarca kazanıp biriktirdiği 3 kuruş ile Kader Pavyon’u satın almış . İlk başlarda kazancı gayet iyi iken , son iki senedir Kader Pavyon hızlı bir çöküşe geçmiştir . Yorgun kalbine ikinci baharını yaşatan, son günlerin popüler yıldızı, Kader Pavyon’un eski assolisti Pervin Bülbül’ü bile Pırlanta Gazinosu’na kaptırmıştır.
Juliette’den, ismini Safiye Suzette koydukları bir kızı oldu Bahtiyar’ın. Juliette her fırsatta Safiye Suzette’ i babasının yanına göndermişti bunca yıldır. Dibinden ayrılmazdı Bahtiyar’ın Safiye Suzette ama bir türlü de Bahtiyar’ın kanı kaynamamıştı Safiye Suzette’e . Esmer Bahtiyar, esmer Juliette . Sap sarı fındık kurdu Safiye Suzette . Şüphelenmiş ve vaktiyle Juliette’e sormuştu Bahtiyar ama iddia eddiyordu Juliette . Safiye Suzette 11 aylık doğmuştu . Peki neden bu çocuk babasına sürekli Charlie diye hitap ediyordu , anlamamıştı Bahtiyar.

Kader Pavyon’da görev yapan elemanlardan en şahsına münhasır olan Bar Fedaisi Cüneyt’tir . Yeni yeni Yeşilçam filmlerinde rol almaya başlayan ve gerek yakışıklılığı gerekse de filmlerde sergilediği dövüş sanatları ile, geleceği parlak jönlerden biri olarak gösterilse de, Kader Pavyon’da bar fedaisi olabilmek için kendisi müracaat etmiştir. Yüreği ve bileği sağlam bu gencin, Pavyon’da çiçek satan Menekşe’ye yanık yanık baktığına Bahtiyar pek çok kez şahit olmuştur.
Genç yaşta istemediği bir erkekle izdivaca zorlanmış , iki çocuk sahibi , çilekeş bir kadındır Menekşe . Eve her gece sarhoş gelen kocasından dayak yemekten usanmış ve evden kaçmıştır . Kader Pavyon’da çiçek satarak namusu ile para kazanmaktadır . Tek emeli , iki çocuğuna kavuşabilmektir. Güzelliği dillere destan olan Menekşe’ye son günlerde , Kader Pavyon’da fedai olarak çalışan Cüneyt pek yakın davranmaktadır .

Belkıs. Eskiden Şen malikanesinde hizmetçilik yapan; evin küçük bey'i Bahtiyar'ın tatlı yalanlarına kanıp dünyası yıkılan Belkıs . Bahtiyar'a duyduğu aşk hiç sönmeyen Belkıs, seneler sonra Kader Pavyon'da sahne almak için Bahtiyar ile görüşmeye gelir. Bahtiyar kendisini işe alır ama Belkıs kahrından kurtulamaz. Genç kızlık hayallerini yıkmış olan Bahtiyar; onu hatırlamamaktadır bile .

Sokağın karşı köşesinde yeni açılan Pırlanta Gazinosu’nun sahibi Ediz Parlak , Bahtiyar Şen’i ve Kader Pavyon’u eğlence dünyasından silmeye kararlıdır . Son 2 senede , hem solistleri hem de müşteriyi kendi gazinosuna çekmeyi başarmıştır . Çocukluğu , Şen malikanesinin müştemilatında “bahçevanın oğlu” sıfatı ile geçmiş olan Ediz , tüm yaşamı boyunca bu ezikliğin acısı ile hırs beslemiştir. Kendi parasını kazanmaya başladığı güne dek, giydiği tüm kıyafetler Bahtiyar’ın eskimiş elbiseleri olmuş. Bahtiyar’ın gür lüle saçlarına inatla , Ediz’in kel’i çok erken yaşlarda parlamış . Mahallenin bütün kızları ve evin hizmetçisi Belkıs bile kendisi ile arkadaşlık kurmaktansa , Bahtiyar’ın günlük ilişkilerinden biri olmayı yeğlemişlerdir. Ediz, ileride çok zengin ve çok başarılı olmaya ve Bahtiyar’ın hayatını karartmaya yemin etmiş . Yıllar sonra Pırlanta Gazinosu’nun sahibi olarak Bahtiyar’ın karşısına çıkmıştır çıkmasına ancak acaba Ediz’in servetinin sırrı nedir ?

Devrimci Engin . Kızkardeşi Arzu ve onun nişanlısı Kenan’ın bu gece Kader Pavyon’a gideceği bilgisi gelmiştir örgütteki kardeşlerinden . Memlekette sosyal düzensizlik hüküm sürerken, kendi kızkardeşinin lüküs hayat peşinde koşmasına içerler. Ona ve nişanlısına ders vermek için gelir Kader Pavyon’a . Politik olarak karşı çıktığı herkes Kader Pavyon’dadır . Slogan atmayı düşünür önce ancak
Fedai Cüneyt’i görür . Vazgeçer. Derken O’nu görür. Lale ! Sosyetenin gülü Lale . Gizli kacamaklar yaşadığı Lale . Bu kadın hayatını mahvedecektir.

Ediz’in şimdiki eşi Lale, Ediz Parlak ile sadece parası için evlenmiştir. Sosyetenin gülüdür. Ediz'in ilk eşinden olan Ayşecik’i hic sevmemekte. Bütün amacı , Ayşecik ve aile yadigari Arap Kalfayı evden atabilmek ancak henüz muvaffak olabilmiş değildir . Kader Pavyon hiç de statüsüne uygun değil ancak yine de bu gece orada bulunmak istemesinin önemli bir nedeni var : Devrimci sevgilisi de orada olacak. Bir yandan Ediz'i , diğer yandan sevgilisini idare edecektir bütün gece .

Bahtiyar’ın çalıştığı gemi sık sık Italya’ya gider Bari’den , Livorno’dan yük alırdı . Italya’daki herşey Bahtiyar’ı çok heyecanlandırırdı ; “Mamma Mia” ifadesi de kendisine bu limanlardan anı kalmıştı . Derken bir seferinde gemi Ravenna’ya uğrak yaptı .
Veee asıl Mamma Mia o zaman koptu . Bir gece kulübüne gitmişti. Dünya güzeli bir İtalyan dilberi tango yapıyordu. Adının Giovanna olduğunu öğrendikten dokuz buçuk ay sonra kızı Safiye Silvia ‘nın fotografı geldi Bahtiyar’a. Seneler sonra Safiye Silvia’nın da annesi gibi dansçı olduğunu öğrendiğinde hiç şaşırmamıştı Bahtiyar . Giovanna’nın yeteneği kadar Bahtiyar’ın kıvrak genlerine de sahip idi ne de olsa Safiye Silvia . Bir gelenek halinde, bütün kızlarına annesinin ismi Safiye’yi koymaya karar vermişti Bahtiyar. Nasılsa dünyanın diğer uçlarındaki kızlarının birbirlerini görebilmeleri mümkün değildi. Ama Giovanna, bir hafiye gibi iz sürmüş ve kızını da alıp bu gece Kader Pavyona gelecek idi .

Hasan Hans tıp demiş babasından burnundan düşmüş gibi idi . O saçlar, o gözler , o yakışıklılık nasıl da benziyordu Bahtiyar’a !!! Her yaz tatili için Türkiye’ye gelirdi haylaz oğlu ama bir türlü Türkçe’yi doğru dürüst konuşamıyordu . O nedenle Helga (Hasan Hans’ın annesi) ve Hasan Hans , Istanbul’a geldiklerinde , şehir gezisi için hep Mihmandar Arzu ve onun nişanlısı Şoför Kenan’ı tutarlardı.

Hasan Julio , Bahtiyar’ın İspanyol sevgilisi Isabella’dan olan oğlu idi. Ilk oğluna babasının ismini vermek istemiş , Isabella da aynı şekilde diretince , Hasan Julio olmuştu çocuklarının ismi. Isabella’nın uzun seneler önce flamenko fıtığından vefat ettiği haberini almıştı Bahtiyar . Hasan Julio anneannesinin yanında, emin ellerde büyümüştü . Önce futbolcu olmuştu kereta . Kalecilik yaptığı takımda şampiyonluğu kıl payı kaçırdıkları bir gece hüngür hüngür ağlarken , kadife sesi keşfedilmişti. Barselona’da artık tanınmış bir şarkıcı idi Hasan Julio . Babası bu geceye kendisini davet edince, hiç düşünmeden gelecek idi.

Çok asil duruşlu kadındı Helga çok . Hamburg’lu bir birahane sahibinin kızı değil de, Arjantin’in Evita’sı sanırdınız . Mücevherlere boğulmaktan hoşlanırdı . Bir giydiğini bir daha giymezdi. Kendine çok iyi bakardı . Bir tek zayıf noktası vardı Helga’nın . Biraya olan alışkanlığı ile olsa gerek, şarap içtiğinde bambaşka bir dünyaya geçiyor ve sonrasında hiç bir şeyi hatırlamıyor. Hasan Hans (Murat Güsar) doğduğunda da, Helga bir türlü bunun nasıl olduğunu hatırlamamıştı.

Kader Pavyon’un kaderi, bir Âlman bankasının Istanbul şube müdürü olan Herr Helmut Himmel’in , iki dudağının arasındadır . Bahtiyar Şen’e , Kader Pavyon’un açılış gecesinde muvaffak olur ise kredi vereceğine dair söz vermiştir. Gurur duyduğu genç Türk eşi Semiramis ile gelir geceye . Gösterilen büyük ihtimam hoşuna gider ancak garsonların yanlış çatal bıçak getirmeleri hoşuna gitmeyecek ve onları sert bir şekilde ikaz edecektir . İlk eşinden olan kızı Heidi'yi bu geceye getirdiği için , Semiramis ile de gerginlik yaşayan Helmut Himmel , gecenin sonunda krediyi verecek midir Bahtiyar Şen’e ?

Âlman banka müdürünün geçen sene evlendiği Türk asıllı eşi Semiramis de sosyete mecmualarının göz bebeğidir . Gençliğine, güzelliğine olduğu kadar gezmeye ve eğlenceye de meraklıdır. Ona her zaman yeni elbiseler , lüks iskarpinler , siyah pırlantalar lazımdır. Helmut ile tanışmaları kaderin bir cilvesidir . Seneler önce Dolmabahçe sahilinde tanıştığı ama evlenmelerine ailesinin izin vermediği Avusturyalı bahriye Andreas’ın uzaktan akrabasıdır Helmut . Kel olduğu için Andreas ile evlenmesine izin vermeyen ailesi, Helmut’un kabarık banka cüzdanı karşısında , geçgin yaşını dert etmemişlerdir. Ama Semiramis’in aklı hala Andreas’dadır.

Jilet Necmi Vaktiyle Şen Malikanesi’nde hizmetçi olarak çalışmış Belkıs’ın kardeşidir Necmi . Tekel’de Şarap Satış Müdürü olarak çalışan Necmi , bir gün Kader Pavyon’a şarap satışı yapmaya gitmiş; mekanın yeni sahibi olarak kendisini Bahtiyar karşılamıştır. ancak tanımamıştır . İş münasebeti ile sık sık Kader Pavyon’a yolu düşen Necmi, işte bu ziyaretlerinde Bahtiyar’ın Pervin’e olan hayran bakışlarına tanık olmuştur. Pervin’i önce kendisine aşık ederek sonra da maddi ve manevi eziyet ederek , ablasının intikamını almaya karar verir. Bu esnada ise , konsomatris Alev ile tanışır ve ona aşık olur .


John . Bahtiyar'ın Amerikan'dan gelen oğlu Hasan Brian'ın arkadaşıdır . Alafranga müzik yapacak sanatçısı olmayan Bahtiyar'ın ısrarı ile sahneye çıkar . Sahnede şarkı söylerken , onu izleyen bir çift hayran göz karşısında büyülenir. Tuvalet görevlisi Karanfil'dir bu .

Karanfil gündüzleri enstitüye gidip , geceleri de Kader Pavyon’da çalışıyordu . Bazen garsonluk, bazen temizlik yapıyordu . Tuvalet önünde oturttuklarında bile hiç gocunmuyordu Karanfil çünkü enstitü bittiğinde, çok ünlü bir modaevi olacak idi. Annesi rüyasını görmüştü . Bazı geceler , sahnedeki solistleri uzun uzun inceler, giydikleri elbiseleri hayalinde keser biçer, kendi hayallerine göre değişitirirdi. Ama bu gece elbise görecek hali yoktu. Kimdi sahnedeki yabancı?

Şoför Nebahat’ın Komşusu Melahat erken yaşta ailesi tarafından evlendirilmek istenince köyden kaçmış, “ver elini Istanbul “diyerek büyük şehre adımını atmıştı. Bir tesadüf eseri Şoför Nebahat’la karşılaşıp onun kanatları altına sığınmıştı . Annesi ile yaşayan Şoför Nebahat’ların evinin bir odasına pansiyoner olmuş; tez vakitte de bir aktar dükkanında tezgahtar olarak iş bulmuştu . Istanbul’un büyüsüne kapılmış olan Melahat, Kader Pavyon’un açılışına gitmeyi çok istemiş; Şoför Nebahat da , arkadaşının başına bir şey gelmesin diye ona eşlik etmişti . Melahat’I tezgahtarlıktan kurtaracak bir kısmet çıkar mıydı Kader Pavyon’dan ?

Ediz’in ilk eşi Nazan, Ediz’in büyük servetinin kaynağıdır. Babası, ülkenin önde gelen buğday tüccarlarından olan Nazan, boşanırken mal varlığının yarısını Ediz’e vermekte tereddüt etmemişti. Gönlünü rakip takımın amigosuna kaptırdığı dedikodusu Istanbul sosyetesini uzunca bir süre meşgul etti. Bu gece Kader Pavyon’a gelmesinin nedeni, takımının şampiyonluk kutlamasını yanlışlıkla burada zannetmesinden .

Şoför Nebahat annesi ile baba yadigarı köhne evlerinde yaşıyor, geçimlerini sağlamak için de Taksim – Sarıyer arası dolmuş şoförlüğü yapıyor. Tesadüfen bir gün Beşiktaş İskelesinin önünde rastladığı Melahat’I da evlerine alan Şoför Nebahat her gece rüyasında, süslü püslü giysiler içerisinde bir Küçük Hanımefendi olarak Avrupa’yı hatta Dünya’yı dolaştığını görüyor . Istanbul’un büyüsüne kapılmış olan Melahat, Kader Pavyon’un açılışına gitmeyi çok istemiş; Şoför Nebahat da , arkadaşının başına bir şey gelmesin diye ona eşlik etmiştir bu gece .

Konsomatris Akide’nin gerçek ismi Ayşe Solmaz’dır . Haftalık mecmulara tefrika yazarak geçinmektedir . Yeni tefrikasında , bir pavyon kadınının hayatını anlatacaktır . Hikayenin hakikatli anlatılabilmesi için Akide rolüne girer ve Kader Pavyon’da çalışmaya başlar . Pavyona gelen çapkınlara nasıl davranılır, nasıl viski ısmarlatılır ; bütün bunları Papatya’dan öğrenecektir. Solist sıkıntısı çekildiğinde, Hülya adı ile ayrıca şarkı da söyler .

Helga (Hasan Hans’ın annesi) ve Hasan Hans , Istanbul’a geldiklerinde , şehir gezisi için hep Mihmandar Arzu ve onun nişanlısı Şoför Kenan’ı tutarlardı. Mihmandar Arzu ve nişanlısı Şoför Kenan’ı bu gece Kader Pavyon’un açılışına gelmek istemediler aslında ama çaresiz kaldılar . Bir haftalık mihmandarlık ve şoförlük karşılığında , Helga ve oğlu Hasan Hans’dan kazanacakları para ile belki önümüzdeki kış evlenebileceklerdi . Ancak yüksek sosyetenin de katılacağı bir gecede burada olduklarını Arzu’nun abisi bir duysa, olay çıkartırdı . Bu gece bir sona erseydi.

Hayat Mecmuası’nda sık sık resimleri çıkan Olgunlaşma Enstitüsü’nün ünlü mankenlerinden Mine podyumlardan sahnelere transfer olur . Değerli üstatlardan musiki dersleri almasını tavsiye eden Bahtiyar Şen’e, “endamım yeter” diyecek kadar kendine güvenmektedir. Ancak, Kader Pavyon’un açılışına geldiğinde oldukça huzursuz görünür. Bütün gece kabus görmüştür. Pavyondaki tüm müşteriler kendisine fındık fıstık atmışlar ve onunla dalga geçmişlerdir .

Neriman . Aslında pavyonda sigara satar ancak sanatçı kadrosu eksik olduğunda uvertür olarak şarkı da söyler. Fakir bir ailenin bahtı sönük, yüzü güzel kızıdır. . Nalan ile birlikte o gece pavyona gelen Doktor Salih'e birden vurulur . Bir şarkıyı ona ithaf eder.

Dr. Salih Hayatverir kendisini insanlığa adamış bir doktordur. İyileşme ümidi olmayan hastaları tedavi etmekte hiç tereddüt etmez . Tedavi için yalnızca hekimlik bilgilerinin yetmediğini; hastalara önce moral aşılamak lazım geldiğini katıldığı toplantılarda her zaman ifade eder. Bu gece Kader Pavyon’da olmasının sebebi de budur. Alafranga bir hastalığa yakalanmış olan hastasına, onunla Kader Pavyon’un açılısına gideceğine söz vermiş ; aksi halde hastasının moralinin bozulacağını ve tedavinin yarım kalacağını düşünmektedir. Peki ya Neriman ?

Nilgün Lakırdı . Meşhur Ses Mecmuası muhabiri. Yeni parlamaya başlayan dedikodu sütunlarının tanınmış yazarı. Istanbul sosyetesi, gece hayatında olanlar ondan sorulur. Tanımadığı yok ; taksi şoförlerinden sosyete dilberlerine , meşhur işadamlarından bankacılara kadar herkesin sırlarını bilir .Bahtiyar ve Ediz’in arasındaki rekabetin sadece iş dünyasının acımasızlığı olmadığını sezmiş ve olayın derinine inmeye karar vermiştir . Çalıştığı mecmua adına geceyi izler.

Bahtiyar’ın Odessa’da tanıştığı ve aşık olduğu Olga güler yüzü ve sakinliği ile Bahtiyar’ı etkilemişti. Kader bu ya, geminin pervanesi bozulunca Bahtiyar’ın çalıştığı şilep haftalarca Odessa limanında kalmıştı. Bahtiyar ve Olga’nın arkadaşlığı ilerlemiş ve dokuz ay sonra meyvesini vermişti. Yıllar sonra çalıştığı lokantaya Yunus gelmişti. Bahtiyar’ı tanıdığını ve Kader Pavyon’un açılışının Bahtiyar için çok önemli olduğunu anlatmıştı . Bahtiyar’a artık sadece dostça hisler besliyordu ama ilk aşkını bu önemli gecede yalnız bırakamazdı. Hem Yunus da orada olacak idi . Kızı Safiye Karenina’yla birlikte Istanbul’a gidecek idi.

Nalan Çilekeş Pervin Bülbül’ün , terzilik yapan kızkardeşi Nalan Kırıkkanat alafranga bir hastalığa yakalanmıştır . Tedavisi için gereken yüklü miktardaki parayı , Nalan’ın terzilikten kazanması mümkün değildir . Ancak ablasının maddi desteği onun kurtulmasına yardımcı olacaktır . Bir de tabii yakışıklı doktor Salih Hayatverir . Hayaller kurmaya başladığından beri sağlık durumu da düzelmeye başlamıştır Nalan’ın . Sağlığına kavuşacaktır . Doktor ile mesut bir izdivaç yapacaktır . Yüksek sosyetenin güzel kadınlarına diktiği elbiselerin alasını bir gün o , Paris’den , Roma’dan alacaktır . Hayat mecmuasında görkemli vitrinlerinin resimlerini gördüğü meşhur moda-evleri , o alışveriş yaparken kapılarını başka müşterilere kapatacaktır . Toz pembe mesut bir dünyası ve iki dünya güzeli kızı olacaktır.

Papatya kendisi mi istemiştir sanki böyle sefil bir hayat sürmeyi ? O, artiz olmak istemiş ; evden kaçmıştı. Biriktirdiği bütün parası ve küçük bir bohçası ile , ona acıyan bir miço’nun yardımıyla bir gemiye binerek Hollywood’a kadar gitmeyi başarmıştı. 3 hafta süren gemi seyahati esnasinda , ona yardim eden miço , yakın alakasını hiç eksik etmemişti . Hatta biraz fazla yakın alaka göstermiş idi . Hollywood’da şansı hiç yaver gitmemiş idi. 10 ay sonra sınırdışı edildiğinde, minik yavrusu Hasan Brian’ı mecburen bir kilise avlusuna bırakmış idi . Papatya’nın kaderinde o miço ile yeniden karşılaşmak var idi . Yine çok yakın alaka göstermiş idi işte Papatya’ya; ona pavyonunda iş bile vermiş idi . Acaba yavrusu Hasan Brian‘a ne olmuştu ?

Teksaslı petrol tüccarı ve karısı , yıllar önce Manhattan’ın kalabalık sokaklarında alışveriş yaparken kendi öz oğullarını kaybetmişlerdi. Karısının hayran olduğu Omar Sherif’den esinlenerek, Omar adını verdikleri oğullarının, tüm aramalara rağmen izine rastlayamayan petrol tüccarı ve karısı, çareyi evlat edinmekte bulmuşlardı . Kundağında isminin Hasan olduğu yazılı kağıt ile bulunan evlatlıklarına Hasan Brian diye sesleniyorlardı. Hasan Biran 18 yaşına geldiğinde kendisine doğruyu açıklamışlardı. Hasan Brian Istanbul’a gerçek babasını bulmaya gittiğinde, onlar da dayanamamış, peşinden gelmişti. Acaba, Kader Pavyon’da onları yeni bir sürpriz daha bekliyor olabilirmiydi ?

Gerek Bahtiyar Şen gerekse de Ediz Parlak, birbirinden habersiz Pervin Bülbül’e hisli duygular beslemektedirler. Hakiki ismi Şehnaz Çilekeş olan Pervin Bülbül ise her ikisine de mavi boncuk dağıtmaktadır . Onu şan ve şöhret sahibi yapan Bahtiyar’a vefa borcu vardır ancak ayaklarına bir servet döken Ediz’i red etmesi mümkün değildir . Seneler evvel bir bankada memure olan Şehnaz , kızkardeşi Nalan’ın yakalandığı alafranga hastalığın tedavi masraflarını karşılayabilmek için sahnelere düşmüştür aslında . Pavyonda yıldızı parlamaya başladığından beri ise belalısı Jilet Necmi’nin kumar borçları da bir kambur gibi yüklenmiştir genç kadının omuzlarına .

Turist Ömer

Kader Pavyon’un çalgıcılarından biri olan Yunus , Bahtiyar’ın gençlik anılarını dinlemeye bayılırdı. Öylesine etkilenmişti ki bu hikayelerden , bir gün Karaköy rıhtımındaki Rus yolcu gemilerinden birine kaçak binmiş ve Odessa’ya kadar gitmişti . Bahtiyar’ın hikayelerinden bildiği lokantayı ve de Olga’yı bulmuştu .Uzun uzun Kader Pavyon’u ve açılış gecesini anlattı Olga’ya . Hatta onu ve Safiye Karenina’yı açılışa davet etti. Ne de güzel bakıyordu Olga. Acaba Bahtiyar Abi hala Olga’ya karşı hisli duygular besliyor mu idi?

  • Oyuncu adaylarına kurgu ve/veya diğer karakterler kesinlikle önceden iletilmez, sadece kendi rolünün ana hatları verilir.
  • Bütün oyunculara, mekanda bulunmaları gereken tarih ve saat sıkı sıkıya tembih edilir .
  • Mekana gelen oyuncuların , karakter tanımları ve görüntüleri teker teker filme alınır (ancak yine , oyuncular diğer oyuncuların çekimlerini izlemez).
  • Karakter çekimleri tamamlandığında, mekana güzelce yayılıp rakı ve şarap kadehleri eşliğinde , karakterler bölümü hep beraber büyük ekranda izlenir.
  • Kurgu, bütün oyunculara anlatılır ve "doğaçlama senaryo" ile film çekimi başlar .
  • SON yazısına dek, ömre bedel bir geceye hayat katılır.

    23 Mayıs 2006

    Foto : Merve Saraç

    yazanNino at 2.11.06 0 yorumlar